Bu öğeden alıntı yapmak, öğeye bağlanmak için bu tanımlayıcıyı kullanınız: http://acikerisim.ktu.edu.tr/jspui/handle/123456789/2959
Başlık: 1946-1950 yılları arasında Türkiye Büyük Millet Meclisinde demokrasi tartışmaları
Diğer Başlıklar: Parliament debate on democracy in Turkey between the years 1946-1950.
Yazarlar: Kaya, Berna Bayrak
Anahtar kelimeler: Demokrasi, Halk Partisi, Muhalefet, Demokrat Parti, Çok Partili Hayat;Democracy, Republican Party, Opposition, Democratic Party, Multi-Party Political Life
Yayın Tarihi: May-2019
Yayıncı: Karadeniz Teknik Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü
Özet: Sözlük anlamı, siyasi kontrolün bizzat halkta veya sistemli aralıklarla halkın hür biçimde seçtiği temsilcilerde olduğu; sosyal ve maddi vaziyeti ne olursa olsun tüm vatandaşların eşit sayıldığı yönetim biçimi olan demokrasi, kavram ve siyasal uygulama olarak yüzyıllardır filozofların ilgisini çekmiştir. Demokrasi ile ilgili ilk yazılı kaynağa M.Ö. 5. yüzyılda Heredot Tarihinde rastlanmıştır. Antik Yunan demokrasisinde, çağımızdan farklı olarak; kadınlar, esirler ve yabancıların yönetime katılma hakkı olmamıştır. Bu sınırlamalara rağmen dünyada bilinen ilk doğrudan demokrasi Antik Yunan demokrasisidir. Çağdaş toplumların milyonlarca nüfusa sahip olması; gereksinimlerin karmaşık ve türlü olması göz önüne alındığında bu model pratikte tatbik edilemediğinden günümüzde demokrasi ideali temsili bir model içerisinde uygulanabilirlik kazanmıştır. Bu durumda da siyasal partiler ve dolayısıyla çok partili yaşam, demokrasinin ayrılmaz ve başat faktörü konumuna gelmiştir. Türk siyasal hayatında demokrasi kavramı çok partili siyasal düzenle eş anlamlı tutulmuş; genç Cumhuriyet Osmanlı'dan II. Meşrutiyetle birlikte bu anlamda büyük bir miras devralmış ancak II. Dünya Savaşı'nın sonucunun estirdiği demokrasi rüzgarına kadar bu mirası fiili olarak siyasi hayatına yansıtamamıştır. Savaşın getirdiği konjonktür iç dinamiklerle de birleşince siyasal elit tarafından demokratik bir yönetimin olmazsa olmazı çok partili hayata geçiş kararı alınmıştır. Çok partili hayata 1945'te Milli Kalkınma Partisinin kurulmasıyla geçilmiş olsa da bu tarih ülkede demokrasinin başlangıcı sayılmamış; 1946'da, tek dereceli seçim usulüne geçilmesi ve Demokrat Partinin kurulmasıyla demokrasi söylemleri yoğunluk kazanmıştır. Meclis tutanaklarında gördüğümüz üzere; 1946 yılı, demokrasi faaliyetlerinin başlangıcı sayılmıştır. Bu dört yıllık dönemde; Demokrat Partinin kuruluşu, tek dereceli seçim usulüne geçiş, 12 Temmuz Beyannamesi; Seçim, Ceza ve Matbuat Kanunlarının bazı maddelerinin değiştirilmesi ülkede demokrasi inkişafı adına atılmış en ciddi adımlar olarak Türk siyasal hayatında yerini almıştır. 1946-1950 yılları arasında İktidar partisi (CHP) ile Muhalefet partisi (DP) arasındaki demokrasi tartışmalarının ana eksenini, CHP'nin ülkede Cumhuriyetin ilanından beri demokrasi olduğu ve bunun banisinin kendisi olduğu iddiası ile DP'nin ülkede demokrasi için başkaldıran ve milletin bu yöndeki feryadını dile getirenin kendisi olduğu iddiası oluşturmuştur. By lexical meaning, as a form of governance which political control belongs directly to the public or representives elected by the public periodically and all citizens are respected to equals no matter what socioeconomic status they belong, democracy has been a focal point for philosophers throughout the centuries not only conceptually but also applicatively. The first written source about democracy known is Heredotus' History in 5th Century BC. Unlike modern-day, in Ancient Greek's democracy women, slaves and foreigners have no place in codetermination. Despite these limitations the first direct democracy known is the Ancient Greek democracy. Concerning millions of people living in the same society with complex and various needs, today democracy is only practicable in representive model. Consequently multi-party system has became an essential and principal factor for the democracy. The concept of democracy is identified as multi-party political regime in Turkish political life; the young republic has inherited it from the Second Constitutional Era, yet she could not actually reflect such heritage until the wave of democratization by Post-War. The conjoncture brought by the War together with internal dynamics paved the way for political elites to adopt the transition to a multi-party system as a 'sine qua non' of the democratic governance. In 1945 with the National Development Party Turkey has moved into multi political party democracy, yet this date was not considered the start of the move towards democracy. With one degree elections and the birth of Democrat party the term democracy has gained traction. As can be seen in parliment reports, 1946 was the year when democratic activity has started. In this 4 year period, the birth of the democrat party, single degree elections, declaration of 12. July, the criminal code and the press law, are the most significant steps towards the development of democracy. In between 1946 and 1950, main thesis of democracy quarreling between the ruling party (CHP) and oppositon party (DP) are composed of CHP alledging itself as founder of what democracy maintains since the foundation of the Republic; DP alledging itself as the one who revolt for the democracy in the country and who reflect the voice of the nation
URI: http://acikerisim.ktu.edu.tr/jspui/handle/123456789/2959
Koleksiyonlarda Görünür:Kamu Yönetimi

Bu öğenin dosyaları:
Dosya Açıklama BoyutBiçim 
588628.pdf1.27 MBAdobe PDFKüçük resim
Göster/Aç


DSpace'deki bütün öğeler, aksi belirtilmedikçe, tüm hakları saklı tutulmak şartıyla telif hakkı ile korunmaktadır.