Sarıçam (Pinus sylvestris L.)'da tüplü fidan üretim tekniği üzerine bir araştırma

Abstract

Sarıçam (Pinus sylvestris L.)'da Tüplü Fidan Üretim Tekniği Üzerine Bir Araştırma Nurten LERMiOĞLU Kap tipi, tüp dolgu materyali, orijin ve gübrelemenin sarıçam (Pinus sylvestris L.)fidanlarının gelişimine etkisini belirlemek amacıyla, Trabzon Of Orman Fidanlığı'ndan temin edilen Kars-Sarıkamış ve Artvin-Kılıçkaya orijinli sarıçam tohumlarının (polietilentüp, enso tipi ve ayık tipi kaplar olmak üzere) 3 farklı kap tipinde ve (Fin turbası + köpük,Bulancak turbası + köpük ve toprak + köpük karışımları olmak üzere) 3 farklı tüp dolgu materyalinde ekimi gerçekleştirilmiştir. Çimlenme sonrası, fidecikte hipokotil boyu ve kotiledon sayısı; 1 yaşındaki fidanlarda kök boğazı çapı, gövde boyu, kök boyu, gövde taze ağırlığı, kök taze ağırlığı, fidan taze ağırlığı, gövde kuru ağırlığı, kök kuru ağırlığı, fidan kuru ağırlığı, gövde/kök taze ağırlığı oranı, gövde/kök kuru ağırlığı oranı ve yan dal sayısıgibi morfolojik karakterlere ait ölçümler yapılmıştır. kinci yıl, en iyi gelişimi göstermişolan Finlandiya turbası+köpük ortamında yetiştirilen Sarıkamış orijinli fidanlar, polietilentüplere şaşırtılarak, Nisan ve Ağustos aylarında olmak üzere iki kez üç farklı dozda (NPK(9-23-14), NPK (33-3-6) ve NPK (15-15-15)) kompoze gübreler ile gübrelenmişler ve vejetasyon sonunda kök boğazı çapı, fidan boyu ve yan dal sayısı gibi morfolojik karakterlere ait ölçümler gerçekleştirilmiştir. Yapılan tüm ölçümler sonucunda elde edilen verilere SPSS istatistik programıuygulanarak, veriler değerlendirilmiş, çoğul varyans analizi ile kap, tüp dolgu materyali ve orijinin, fidecik ve 1 yaşındaki fidanların gelişimine etkisi, basit varyans analizi ile de gübrelemenin 2 yaşındaki fidanlara etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Sonuç olarak kap, tüp dolgu materyali ve orijinin 1 yaşındaki sarıçam fidanlarının morfolojik karakterlerinin çoğu üzerinde etkili olduğu, gübrelemenin ise fidanların kökboğazı çapına olumlu etki ettiği; ancak gübreler arasında istatistiksel anlamda önemli bir farkın bulunmadığı ortaya çıkmıştır.