Bu öğeden alıntı yapmak, öğeye bağlanmak için bu tanımlayıcıyı kullanınız: http://acikerisim.ktu.edu.tr/jspui/handle/123456789/4140
Başlık: Avrupa Birliği'nde dil politikaları
Diğer Başlıklar: Language policies in the European Union
Yazarlar: Yurduseven, Ümit
Anahtar kelimeler: Uluslararası İlişkiler, Avrupa Birliği, Dil Politikaları, Dil Sorunları, Ortak Dil;International Relations, EU, Language Policies, Language Problems, Lingua Franca
Yayın Tarihi: May-2019
Yayıncı: Karadeniz Teknik Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü
Özet: AB, Uluslararası İlişkiler Disiplini'nin ele aldığı kapsamlı konulardan biridir. Birlik, şu anki halini alıncaya kadar bir dizi anlaşma yapılmış ve farklı adlarla anılmıştır. Paris Antlaşması (18 Nisan 1951) ile Avrupa Kömür-Çelik Topluluğu, Roma Antlaşması (25 Mart 1957) ile Avrupa Ekonomik Topluluğu, Füzyon Antlaşması (8 Nisan 1965) ile Avrupa Topluluğu ve nihayet Maastricht Antlaşması (7 Şubat 1992) ile Avrupa Birliği adını almıştır. Birlik'in üye sayısı, 2013 yılında en son Hırvatistan'ın da katılımıyla 28'e yükselmiştir. Tarım, para, çevre, kültür, güvenlik, ticaret, istihdam vb. alanlarda ortak politikalar izleyen AB, dil konusunda ortak bir politika henüz benimsememiştir. Mevcut dil politikaları, AB içinde birtakım sorunlar meydana getirmektedir. Almanca ve Fransızca, AB'nin kurucu hegemonları Almanya ve Fransa tarafından Birlik içinde konsolide edilmeye çalışılmakta ve AB kurumlarının çalışma dilleri olarak empoze edilmektedir. Öte yandan İngilizce, 1973'te Birliğe katılan İngiltere ve tek kutuplu sistemin hegemonu ABD'nin nüfuzu ile hâkim dil konumuna ulaşmıştır. Hatta "AB ortak dili olarak İngilizce" önerisi dahi gündeme getirilmiştir. Bu algı hem Almancayı, Fransızcayı tedirgin etmekte hem de diğer AB devletlerinin dillerinin statüsünü zedelemektedir. Bununla birlikte İngiltere'nin Bretix sürecinden ötürü AB tarafından İngilizceye yönelik izlenecek dil politikası belirsizliğini korumaktadır. İskandinav ve Baltık ülkelerinin "küçük dilleri" ise AB düzeyinde yeterince temsil edilmemektedir. Ayrıca AB'deki mevcut dil politikaları, tercüme hizmetinde de personel, bütçe gibi sorunlara neden olmaktadır. Bu tez çalışması dil sorunlarını, AB kurumlarındaki çalışma dili ve tercüme hizmeti bağlamlarında tartışmayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda çalışma dili olarak İngilizce, Fransızca, Almancanın empoze edilmesinin etkileri ile tercüme hizmetinde karşılaşılan mütercim, melez tercüme, bütçe sorunları ve bu sorunlara yönelik çözümler üzerine odaklanılacaktır. Çalışmada AB dil sorunları hakkında kitap, makale, haber, rapor ve istatiksel verilerden yararlanılmıştır. İncelemede AB'nin mevcut şartlarda ortak bir dil politikası belirlemesinin yakın gelecekte mümkün olmadığı, amaç ve gereksinimlere göre mevcut dil politikalarını sürdüreceği ve bu konuda eleştiri almaya devam edeceği sonucuna varılmıştır. The EU is one of the subjects that international relations studies exhaustively. Until arriving at its existent form, the Union has been given various names after a series of treaties: the European Coal and Steel Community after the Paris Treaty of 1951, the European Economic Community after the Rome Treaty of 1957, the European Community after the Fusion Treaty of 1965 and ultimately, the European Union after the Maastricht Treaty of 1992. The number of the EU members rose to 28 after Croatia joined the Union in 2013. Pursuing common policies in such fields as agriculture, currency, environment, culture, security, commerce, employment, the EU has not adopted a common language policy yet. The existent language policies bring about some problems in the EU. German and French are consolidated by Germany and France, the founding hegemons of the EU, and are imposed as the working languages in the EU institutions. English, on the other hand, has become the predominant language owing to the UK, which joined the EU in 1973, and thanks to the USA, which is the hegemon of the unipolar system. What is more, the proposal "English as lingua franca of the EU" has been put forward. This perception not only preoccupies German and French but also disturbs the status of the languages of the other EU countries. However, the EU's future policy towards English remains ambiguous due to the UK's Brexit process. In addition, the "small languages" of the Scandinavian and Baltic countries are inadequately represented at the EU level. Last but not least, the EU's existent language policies cause a series of problems such as staff, budget etc. in the translation and interpretation work. This study aims at arguing the language problems in contexts of working languages and translation and interpretation services in the EU institutions. Within this scope it will focus on the impacts of imposition of English, French and German as working languages in the EU institutions and the problems encountered in the translation and interpretation services such as translators, hybrid translation and budget. It will also deal with some solutions to the problems. For this purpose the literature has been scanned from the books, articles, news, reports and statistical data on the EU language problems. The conclusion yields that it is not possible in the immediate future for the EU to pursue a lingua franca policy under the existent circumstances and thus, the EU will sustain its existent language policies by need and objective but continue to receive criticisms.
URI: http://acikerisim.ktu.edu.tr/jspui/handle/123456789/4140
Koleksiyonlarda Görünür:Uluslararası İlişkiler

Bu öğenin dosyaları:
Dosya Açıklama BoyutBiçim 
573972.pdf1.81 MBAdobe PDFKüçük resim
Göster/Aç


DSpace'deki bütün öğeler, aksi belirtilmedikçe, tüm hakları saklı tutulmak şartıyla telif hakkı ile korunmaktadır.