Bu öğeden alıntı yapmak, öğeye bağlanmak için bu tanımlayıcıyı kullanınız: http://acikerisim.ktu.edu.tr/jspui/handle/123456789/4182
Tüm üstveri kaydı
Dublin Core AlanıDeğerDil
dc.contributor.authorÖzkan, Ömer Fatih-
dc.date.accessioned2022-06-21T07:36:30Z-
dc.date.available2022-06-21T07:36:30Z-
dc.date.issued2021-08-
dc.identifier.urihttp://acikerisim.ktu.edu.tr/jspui/handle/123456789/4182-
dc.description.abstractOrta Doğu'nun en ciddi sorunlarından birisi olan, Filistin'de bir Yahudi devleti kurulmasına yönelik politikalar ile birlikte başlayan Arap - Yahudi çatışması, İsrail'in kurulmasının hemen ardından Arap ülkelerinin Filistin davasının koruyuculuğunu üstlenmelerinden ötürü Arap - İsrail savaşlarına dönüşmüştür. İsrail'in kurulduğu 1948 yılından başlayıp 1973 Yom Kippur Savaşı'na kadar süren Arap – İsrail savaşları, Arapların elle tutulur herhangi bir başarı elde edememelerinin yanında bölgesel anlamda günümüzde hala çözüm bekleyen yeni sorunları da beraberinde getirmiştir. Arap – İsrail savaşlarına karşı barışa atılan ilk adım, Mısır'ın Arap dünyasından tecrit edilmesine ve sonrasında Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat'ın hayatına mal olsa da 1978 yılında İsrail ile Mısır arasında imzalanan Camp David Anlaşmaları olmuştur. Bu anlaşmanın ardından İsrail ile normalleşen ikinci ülke 1994 yılında imzalanan Vadi Arabe Anlaşması ile Ürdün'dür. Filistin meselesi sebebiyle İsrail'i düşman devlet olarak gören ancak örtülü bir şekilde ilişkiler kuran Arap ülkeleri, İsrail ile Mısır ve Ürdün'ün ardından normalleşme anlaşmaları imzalamak için uzun yıllar beklediler. İsrail'in yasa dışı yerleşim birimlerini kullanıma açması, Gazze'ye yönelik saldırı ve ambargo uygulaması, Arapların İsrail'e karşı yaklaşımlarını şekillendirdi. Dolayısıyla Arap ülkelerinin kendi toplumlarına İsrail ile normalleşmeyi kabul ettirmesi özellikle Arap Baharı sonrasında biraz daha zorlaştı. Örtülü bir şekilde devam eden Arap – İsrail ilişkilerinde Körfez ülkelerinin normalleşme anlaşmalarını imzalaması muhtemel görünüyordu. Arap Baharı sonrasında artan askeri ve ticari iş birliği, çatışma bölgelerinde İsrail ile birbirine yakın veya aynı politikaların sergilenmesi ile siyasi iş birliği ve güvenlik algılarını ortak bir paydada birleştirebilecekleri İran'ın bölgesel amaçları, normalleşme anlaşmaları için zemin hazırladı. Normalleşme anlaşmalarının ardından küresel ve bölgesel aktörlerin tutumu anlaşmaların devamlılığı ve Filistin meselesinin geleceği açısından önem taşıyordu. Bölgenin önemli iki gücü Türkiye ve İran sert tepki gösterdiler. Suudi Arabistan ılımlı yaklaşırken Katar ise Filistin meselesinin çözümünü öncelediğini göstermiştir. Kuveyt anlaşmanın imzalanmasına tepki gösteren bir başka ülke olmuştur. Ancak Fas'ın da anlaşamaya tepki gösteren ilk ülkelerden birisi olup daha sonra İsrail ile normalleşme kararı aldığını da unutmamak gerekir. One of the most serious problems of the Middle East, the Arab-Jewish conflict, which started with the policies towards the establishment of a Jewish state in Palestine, turned into Arab-Israeli wars because the Arab countries assumed the protectorate of the Palestinian cause right after the establishment of Israel. The Arab-Israeli wars, which started from the year Israel was founded in 1948 and lasted until the 1973 Yom Kippur War, brought along new problems that are still waiting for a solution in the regional sense, as well as the Arabs' failure to achieve any tangible success. The first step towards peace against the Arab-Israeli wars was the Camp David Agreements signed between Israel and Egypt in 1978, even though it cost Egypt's isolation from the Arab world and subsequently the life of Egyptian President Anwar Sadat. After this agreement, the second country to normalize with Israel is Jordan with the Wadi Arabe Agreement signed in 1994. Arab countries, which see Israel as an enemy state due to the Palestinian issue, but have secretly established relations, waited for many years to sign normalization agreements with Israel after Egypt and Jordan. Israel's opening of illegal settlements, the attack and embargo on Gaza shaped the Arabs' approach to Israel. Therefore, it became more difficult for Arab countries to get their societies to accept normalization with Israel, especially after the Arab Spring. It seemed likely that the Gulf countries would sign the normalization agreements in the covert Arab-Israeli relations. Increasing military and commercial cooperation after the Arab Spring, displaying similar or the same policies with Israel in conflict zones, and Iran's regional goals, where they could combine political cooperation and security perceptions on a common ground, laid the groundwork for normalization agreements. In addition, the fact that they did not fight directly and did not share a geographical border stood out as the factors that paved the way for normalization. After the normalization agreements, the attitude of global and regional actors was important for the continuity of the agreements and the future of the Palestinian issue. The two important powers of the region, Turkey and Iran, reacted harshly. While Saudi Arabia has a moderate approach, Qatar has shown that it prioritizes the solution of the Palestinian issue. Kuwait was another country that reacted to the signing of the agreement. However, it should not be forgotten that Morocco was one of the first countries to react to the agreement and later decided to normalize with Israel.tr_TR
dc.language.isotrtr_TR
dc.publisherKaradeniz Teknik Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsütr_TR
dc.subjectArap, İsrail, Körfez, Normalleşme, Anlaşmatr_TR
dc.subjectArab, Israel, Gulf, Normalization, Agreementtr_TR
dc.titleİsrail'in Körfez ülkeleri ile ilişkilerinin bölgesel ve uluslararası etkileritr_TR
dc.title.alternativeRegional and international effects of Israel's relations with the Gulf countriestr_TR
dc.typeThesistr_TR
Koleksiyonlarda Görünür:Uluslararası İlişkiler

Bu öğenin dosyaları:
Dosya Açıklama BoyutBiçim 
706473.pdf4.35 MBAdobe PDFKüçük resim
Göster/Aç


DSpace'deki bütün öğeler, aksi belirtilmedikçe, tüm hakları saklı tutulmak şartıyla telif hakkı ile korunmaktadır.