Küreselleşen dünyada sürdürülebilir kalkınmanın önem

Abstract

Yüksek lisans tez çalışması, yirmi birinci yüzyılın en önemli paradigmaları arasında yer alan sürdürülebilir kalkınma kavramını, faklı bir üslûp ve yöntem çerçevesinde ele almayı amaçlamaktadır. Bu minval üzere hareket eden çalışma, kalkınmanın tarihsel gelişim sürecini ana hatlarıyla ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, küreselleşme ve beraberinde getirdiği sürekli büyüme eğilimi, sürdürülebilir kalkınma tartışmalarının kilometre taşlarından ilki olarak ifade edilmiştir. Zira büyümenin sınırlarını zorlayan ve sınırsız kaynak tüketimine teşvik eden küreselleşme, kalkınmaya yönelik yeni ve sürdürülebilir bir stratejiyi gündeme taşımıştır. Sınırlı kaynaklarla sınırsız büyüme arzusu, Pandora'nın Kutusu'nun açılmasına neden olmuştur. İklim değişikliği, küresel ısınma, çevre kirliliği, aşırı tüketim, açlık ve yoksulluk gibi küresel ölçekli sorunlar, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeleri ortak bir hedef doğrultusunda sık sık bir araya getirmektedir. Uluslararası konferanslar ve zirve metinleri, toplumsal ve ekolojik gerçeklere duyarlı daha yeşil bir ekonominin önemine dikkat çekmektedir. Kalkınmanın sadece ekonomik değil, ekolojik ve toplumsal boyutları olduğuna işaret etmektedir. Dolayısıyla gelecek nesilleri ön plana çıkarmakta, daha sistematik ve uzun vadeli bir sürdürülebilirlik felsefesi olan "yeşil ekonomi"ye vurgu yapmaktadır. Bu bağlamda yeşil ekonomi; çevre ile dost, geleceğe saygılı, üretim ve tüketim alışkanlıklarında köklü değişimler öngören yeni bir "sürdürülebilirlik" anlayışı olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma esas itibariyle, küreselleşme ve sürdürülebilir kalkınmayı eleştirel bir bakış açısıyla ele almaktadır. Mevcut sistemin aksaklığı üzerinde durmakta ve bu haliyle oldukça yetersiz kaldığını vurgulamak suretiyle çözüm önerisi olarak "yeşil ekonomi"yi takdim etmektedir.

This postgraduate thesis targets to deal with the sustainable development plan, which is one of the most vital paradigms of the 21. Century, in a different framework way and style. The study acting within this framework, exhibits basically the historical process of the development. In this sense, globalization and the continuous growth trend have been regarded as the mile stone of the sustainable growth conception. Because the globalization, which pushes the limits of growth and promotes an unlimited consumption of resources, has brought forward a new and sustainable strategy to the agenda. The desire for limitless development by means of limited resources has caused opening of the Pandora's Box. Such global problems as climate change, global warming, environmental pollution, over-consumption, hunger and poverty, often bring together those developing and developed countries for a common purpose. All of the world agrees upon the fact that an economy which is devoid of environmental and social sensitivity creates a gloomy atmosphere. Texts of international conferences and summit highlight the importance of a green economy, which is more sensitive to social and ecological fact. It points out that the development has not only economical but also ecological and social dimensions. Therefore, it both highlights the next generations and emphasizes "the green economy" that is a long term sustainability philosophy. Within this context, the green economy reveals a new sustainability conception, which is environment-friendly, respectful to the future, and predicts radical changes is production and consumption patterns. This study, basically, deals with the globalization and sustainable development in a critical perspective. It offers "the green economy" as a solution, by stressing the defects of the present system and is being rather inadequate.