Özet:
Türkiye'deki Trachurus cinsine ait üç tür (Trachurus trachurus, Trachurus mediterraneus ve Trachurus picturatus) arasındaki genetik ve morfolojik varyasyon mitokondriyal kontrol bölgesi (862 bç) ve sitokrom b geni kısmi dizininin (239 bç) filogenetik analizi ve 14 morfometrik ölçüm ve 5 meristik sayımı içeren morfolojik analiz yoluyla incelenmiştir. Genetik analizlerde, komşu bağlantı ve maksimum tutumluluk ağaçları oluşturulmuştur. Hem sitokrom b geni hem de kontrol bölgesi analizi sonuçları üç tür arasındaki ayrımı sağlayan tür için spesifik nükleotit pozisyonu varlığını göstermiştir. Türler arasındaki genetik mesafe bakımından T. mediterraneus ve T. picturatus, T. trachurus'a oranla birbirlerine daha yakındır. T. picturatus' un internükleotit ve intranükleotit çeşitliliği, T. mediterraneus ve T. trachurus' da olduğundan daha yüksektir. Mitokondriyal kontrol bölgesi ve sitokrom b geninin doğrudan PCR dizin analizi ile Türkiye Trachurus türleri için sırasıyla 131 ve 28 farklı haplotip belirlenmiştir. Her iki mtDNA bölgesine ait haplotiplerin coğrafik eğilimi için bir delil yoktur. Diğer taraftan, örneklerin diskriminant fonksiyon ve kanonik değişken analizleri komşu denizler arasındaki istavritlerin sınırlı olarak göç ettiğini göstermiştir. Kanonik fonksiyona her bir morfometrik değişkenin katkısının incelenmesi, örnekler arasındaki farklılığın daha çok vücut yüksekliği (BD), baş boyu (HL) ve göz çapı (ED) ile ilgili olduğunu göstermiştir. Meristik analizlerde, kanonik fonksiyona en yüksek katılım ikinci dorsal yüzgeç ışın sayısı (D2) ve yanal çizgideki pul sayısı (L) ile ilgili olduğu belirlenmiştir. Sonuçlar, önemli bir tür içi genetik farklılığın söz konusu olmadığını ve komşu populasyonlar arasında düşük düzeyde bir morfolojik varyasyonunun varlığını göstermektedir. Coğrafik mesafenin artışı ile populasyonlar arasındaki morfolojik farklılığın daha belirgin hale geldiği görülmektedir. İstavrit populasyonları arasındaki bu morfolojik farklılıkların içinde yaşaya geldikleri ekolojik şartlarla ilgili farklılıklardan kaynaklandığı sanılmaktadır.