Özet:
Uluslararası krizlerin ve küreselleşmenin artması sonucu bankacılık sektörünün de içinde bulunacağı krizleri önlemek, şeffaflığı artırmak ve bankacılık alanında yeknesak kurallar oluşturmak amacıyla 1974'te BIS bünyesinde Basel Komitesi kurulmuştur. Basel Komitesi belirtilen amaçlar doğrultusunda, ilki 1988 yılında olmak üzere değişen koşullara bağlı olarak 2004 yılında Basel II, 2009 yılında Basel 2,5 ve 2010 yılında Basel III esaslarını oluşturmuştur. Bu çalışmada Basel Kriterlerinin sonuncusu olup 2019 yılına kadar kademeli geçiş öngörülen Basel III'ün prensipleri irdelenmiş, Türkiye'de bankacılık sektörü açısından muhtemel etkileri araştırılmış, konunun muhatabı olması vesilesiyle bankacıların görüşlerine ve Basel 2,5'a geniş yer verilmiştir. Türkiye'de uygulanmakta olan kuralların Basel III ile büyük oranda benzerlik gösterdiği ve bazı koşulların daha önceden yerine getirilmiş olduğu görülmüştür. Buna bağlı olarak bankacılık sektörünün genel olarak Basel III sürecini problemsiz geçireceği öngörüsü ortaya çıkmıştır. Kredi hacminde ve karlılıkta düşüş meydana gelmemesi açısından sermaye konusuna verilen önemin korunması yerinde olacaktır.
As a result of increasing international crisis and globalization, in order to prevent the crisis which includes banking sector, to increase transparency and to create uniform rules, The Basel Committee was established in 1974 within BIS. For the said purposes, including the first in 1988, The Basel II, The Basel 2,5 and finally The Basel III was formed by The Basel Committee, respectively in 2004, 2009 and 2010 due to the changing conditions. In this study, it has been examined the last one of the Basel Criteria Basel III prin-ciples which has been projected gradual transition by 2019 and has been investigated the possible effect to the banking sector in Turkey. It has been observed that the applicable rules in Turkey are mostly smilar to The Basel III Criteria and said criteria have been provided in advance. So the prediction has been emerged that The Basel III process will not be a problem for the sector. In order to prevent reduction of the credit and the profit it has been appropriate to preserve the given necessary importance to the capital
