Özet:
Yirminci yüzyılın ikinci yarısı, gerek modernizmin sorgulanması gerekse “post” sıfatıyla türetilen birçok eleştirel teorinin ortaya çıkması bakımından siyasal ve toplumsal alanda birçok dönüşüme tanıklık etmiştir. Modernizmin merkeziyetçi, tek-tipçi, farklılıklara tahammülü olmayan, katı kuralları birçok bakımdan esnetilmiştir. Siyasal alanda ideolojilerin toplumsal alanda sınıf olgusunun örgütlenme üzerindeki tahakkümü zayıflatılmıştır. Bu dönüşümlerin toplumsal hareketlere sirayet etmesi üzerine sosyal bilimlerde “yeni toplumsal hareketler” adıyla kavramsallaştırılan bir olgu ortaya çıkmıştır. Bu çalışma toplumsal hareket kavramını açıkladıktan sonra atmışlı yıllardan sonraki toplumsal hareketlerin neden “yeni” olarak nitelendirildiğine dair bir değerlendirme yapabilmeyi amaçlamaktadır. İlk olarak “toplumsal hareket” kavramının ne anlama geldiğine ikinci olarak yeni toplumsal hareketlerin ortaya çıkışının tarihsel çerçevesine üçüncü olarak bu hareketlerde “yeni” olanın ne olduğuna ve son olarak bu çerçevede değerlendirilebilecek örnek hareketlere değinilmiştir.